SPOR

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Spor yazarları Beşiktaş- Porto maçını değerlendirdi

UEFA Şampiyonlar Ligi G Grubu 5. hafta maçında Beşiktaş, Porto ile 1-1 berabere kalarak, bitime 1 hafta kala gruptan lider olarak bir üst tura çıkmayı garantiledi. Spor yazarları bu zorlu karşılaşmayı değerlendirdi.

Yazarların görüşleri şu şekilde:

Yukarı bak... Gökte Kartal var | Attila Gökçe - Milliyet

Oyunun akışına bakarsanız, Beşiktaş Porto’yu adeta ezdi. Topla daha çok oynayan, daha çok isabetli şut atan, daha çok korner kullanan, daha çok isabetli pas yapan takım Beşiktaş’tı...

Yine de zor bir maç oldu. Baskılı oynayan Beşiktaş’ın hücum bölgesinde, kale ağzında kaçırdığı goller ve kaptırdığı toplar, Porto’nun kaygı yaratan kontralarına dönüşüyordu. Bu kontralarda Pepe’nin, Gökhan Gönül’ün, Atiba ve Adriano’nun çabalarıyla Beşiktaş rahatladı. Ne var ki çalışılmış, akıllıca uygulanan bir serbest atışta golü yine Portolular attı. Ricardo Pereira’nın dikkatlerden uzaklaşarak aldığı topu atmasıyla Felipe golü golü atıverdi. Tamam, kaliteli bir organizasyondu ama, bu seviyedeki bir takım da daha dikkatli olmalı, böyle gol yememeliydi.

Beşiktaş’ın ilk yarıdaki oyununda bir Quaresma efekti vardı yine... Gökhan’la birlikte sağ kanadı ofansif anlamda doldurdular. Telles ve Brahimi’nin ataklarına da fazla fırsat vermediler. Sol kanatta ise Adriano ile Babel görevlerini yaptılar. Atiba ve Tolgay da merkezde geçiş oyununu başarıyla uyguladı.

Talisca’nın 41’de attığı gol tam anlamıyla bir Cenk Tosun konçertosuydu. Babel’den sol kanatta aldığı topu rakibinin üstünden aşırtarak ceza alanına giren Cenk, yolunu kesmeye çalışan iki rakibini de ekarte ederek, topu kale ağzında Talisca’ya uzattı. O da beklenen golü attı. Futbol garip bir oyun... O dakikaya kadar ve ondan sonra oyunu yüzde yüz kapasiteyle oynayamayan Talisca, takımına liderliği getiriyor ve Beşiktaş’ı ilk kez gruptan çıkarıyordu.

Elbette skorun etkisiyle başarıyı Talisca’ya bağlamak doğru değil. Beşiktaş, ikinci yarıda Medel’in de katılımıyla oyun seviyesini yükseltti. Hele 60. dakikaya kadar oynanan bir futbol var ki alkışa da övgüye de değer. 57’de Babel’in direkte patlayan şutu, sonrasında Quaresma’nın Jose Sa tarafından güçlükle kornere atılan şutu yürek hoplatan cinstendi. Beşiktaş’ın baskısından sonra Porto beraberliğe razı bir oyun oynadı. Sadece Aboubakar’ın kaçırdığı gol var ki her şey değişebilirdi.

Her neyse... Teknik ayrıntılarla boğulmayalım... Beşiktaş dün gece kendi tarihini yazdı... Fenerbahçe’nin 11 puanlık grup rekoruna ortak oldu. Ama ilk kez grup liderliğiyle başarısını taçlandırdı. Bunun parasal karşılığı da en az 50 milyon euroluk bir ferahlık.

Cenk Tosun, Talisca, Babel, Quaresma, Tolgay, Atiba, Fabri, Adriano, Tosic... Takımın bütünü yani. Hepsi de dün gece Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk etabı değer kazanarak bitirdiler. Bütün bu başarı için de Şenol Hoca’yı kutlamak gerekir. Teşekkürler Fikret Başkan, Şenol Hoca... Tebrikler!

Gururumuz Beşiktaş| Bilal Meşe - Milliyet

Pepe’nin kumaşını tartışacak halimiz yok, adam savunma için yaratılmış, havadan, yerden geçebilene aşk olsun. Porto maçı varken, Pepe ile yoruma girmek nereden çıktı, demeyin sakın... Uzun zamandır onunla ilgili düşüncelerim vardı, bir türlü yazma fırsatı bulamadım... Real Madrid’den, Beşiktaş’a yelken açan Pepe sert futbol yapısıyla ünlendiğini herkes biliyor....Kartal’a gelirken, bu yapısıyla bizleri hep huylandırdı, “canlı bomba” benzetmesi nedeniyle... Ne var ki, Pepe ülkemizde tam tersi bir grafik çiziyor, sanırsınız ki sinirlerini cerrahlara tek tek aldırmış, sertlikten uzak, tamamen topa odaklanmış... Bu yapısıyla, Şenol Güneş’in gözdeleri arasında ilk sırayı alıyor, alkışı da fazlasıyla hak ediyor. Pepe dün Aboubakar’a bırakın adım attırmayı, nefes alacak fırsat bırakmadı. İyi ki varsın Pepe..

Fanatik değiliz, ne var ki Beşiktaş ülkemizi Avrupa’da temsil ediyor, oynadığı futbol ve topladığı puanlarla gurur kaynağımız olmaya devam ediyor. Her türlü övgü ve alkışı fazlasıyla hak ediyor... Valla, Beşiktaş bu kulvarda bir başka oynuyor. Bırakın tribünlerin dolmasını, sokaktaki diğer renklere gönül verenleri de televizyona kilitliyor adeta, herkes evine kapanıyor, Kartal’ın farkı da burada yatıyor. Maçın tamamını kantara koyarsak, her yönüyle Kartal’ın ağır bastığını görürüz... Topla oynama yüzdesi açık ara, pozisyon üretimi mi? O da aynı... Dememiz o ki, skor tabelası ile Beşiktaş’ın iyi futbolu ters orantılıdır. Üretilen fırsatlar, atılamayan goller, bir de Babel’in direkte patlayan şutu... Beşiktaş istediğini yani ikinci tur vizesini ilk yarıda aldı, buna karşın olası bir iş kazası yaşamama adına savunmasına yaslanmadı, ikinci yarıda oyununun kontrolünü sürekli elinde tuttu. Felipe’nin golüne ilk yarıda Talisca ile yanıt verdi Beşiktaş.... Evet, bu gol turun habercisi olma adına önemliydi, ancak asisti yapan Cenk Tosun’u unutursak ayıp ederiz.. Cenk Tosun da özel bir oyuncudur bizim penceremizden. Topu rakibinden söküşü, pası, inanılmazdı, aferin ona... Yani, adam sadece golcü değil, egoizm kelimesi onun lugatında yok, atıyor, attırıyor.

Alkışlar Beşiktaş’a | Güntekin Onay - Vatan

Beşiktaş dün akşam ilk yarıda iyi, 2. devrede mükemmel bir futbol ortaya koydu. Porto, güçlü bir organize bir takım. Hem çok teknik hem de hızlı oyunculara sahipler ancak Beşiktaş’ın dün akşamki kararlılığı, oyun konsantrasyonu ve arzusu son derece yüksekti. Seyircisi ile bütünleşen siyah-beyazlılar maç boyunca Porto’ya 1-2 pozisyon dışında hiç fırsat tanımadı. Sahanın her bölgesinde müthiş bir pres ve yardımlaşma vardı.

Bazı basit top kayıpları dışında dün akşam Beşiktaş’ı çok beğendim. Özellikle Tolgay ve Cenk Tosun inanılmaz çalıştılar. Quaresma takımı ileriye taşıyan isimdi. Adriano ve Pepe tecrübeleri ile çok soğukkanlıydı. Babel harikaydı. 2. yarıda Tosic’in yerine giren Medel 1 pas hatası dışında takımı geriden çok iyi organize etti. Böyle bir rakibi kaleye getirmeden, bu kadar güçlü bir oyunla paralize etmek kolay değil.

Açıkçası Porto da beraberliğe razı oldu. Bu sonuç Beşiktaş’ı tarihi bir sonuçla Şampiyonlar Ligi grubunda lider yaptı. Bu durum bir Türk takımı için bir ilk. Başta Şenol Güneş olmak üzere tüm emeği geçenleri yürekten tebrik etmek gerekiyor.

YOLUNUZ AÇIK OLSUN
Sadece kalite yetmiyor. Bunun için yürek ve organizasyon da şart. Dün akşam sahayı çok iyi parselleyen ve birlikte hareket eden kolektif bir Beşiktaş gördük. Porto’da özellikle 8 numaralı Brahimi çabukluğuyla ve tekniğiyle savunmayı zorlayan başlıca isimdi. Onun dışında güçlü ve sürekli arayan Vincent Aboubakar’ı Beşiktaş savunması çok iyi durdurdu. Gerçekten de Pepe, dünya çapında bir savunmacı. Dün gece de performansıyla adeta ders verdi. Şenol Güneş, takımından o kadar memnundu ki oyuncu değişikliği yapmaya haklı olarak gerek görmedi. Beşiktaş’ta dün gece sahada yer alan tüm oyuncular sarfettikleri eforla alkışı fazlasıyla hak etti. Bundan sonra söylenecek tek şey var, yolun açık olsun Beşiktaş.

Avrupa Kartal’ı | Oktay Derelioğlu - Takvim

Beşiktaş için bir hedef maçıydı ve Kartal hedefine ulaşmayı bildi. Siyah-Beyazlılar dün bence tarih yazdı. Porto'ya yediği gol dışında çok fırsat vermediler. Beşiktaş'ın attığı gol tek kelimeyle müthişti. Cenk yoktan var ettiği pozisyonda Talisca'ya resmen al da at dedi. Cenk-Talisca ikilisi Beşiktaş'ın bu sezon Devler Ligi'ndeki yükünü çeken ikili oldu. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde bundan sonra işi daha kolay. Kartal artık Devler Ligi'nin tecrübeli bir ekibi oldu. Bir sonraki turda karşılaşacağı takım artık Beşiktaş'tan çok daha fazla çekinecektir. Dün akşam Porto karşısında oynanan futbolu ve mücadeleyi görünce Beşiktaş ligde ve Avrupa'da farklı oynuyor demek çok normal. Bu benim için problem değil, yeter ki Avrupa'da hep böyle oynasın.

TEBRİKLER GÜNEŞ...

Beşiktaş'ı Avrupa takımı haline getiren Şenol Güneş'i de ayrıca tebrik ediyorum. Tecrübeli hoca takımı gruptan lider çıkararak resmen taraftarın gönlünde taht kurdu. Porto maçında Beşiktaş'ın en iyilerinden biri de Pepe oldu. Portekizli stoper, savunmada lider özelliklerini konuşturdu. Beşiktaş böyle mücadele ederse bileğinin bükülmeyeceği de gösterdi.

MAÇIN EN iYiSi CENK
Muhteşem bir asiste imza attı.

MAÇIN EN KÖTÜSÜ OLIVIERA
Deneyimli oyuncu etkisiz kaldı..

Lider gibi oynadılar | Metin Tekin - Sabah

Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi oyunundaki en önemli işlerin başında mental gücü geliyor. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi seviyesindeki oyununda en önemli işlerin belki de başında mental gücü geliyor. Deplasmanda ya da içeride fark etmiyor. Geriye düşse de yakalansa da oyununu düşürmeden devam edebiliyor Şenol Güneş'in ekibi. Dün de bunu gördük. Evet, avantajlı çıkıldı maça ama çok kritik bir karşılaşmada 1-0 geriye düşülmüş. Oyun ve kendine güven anlamında seviye Şampiyonlar Ligi dahi olsa buna sahip bir takım Beşiktaş. Dün bunun çok büyük artılarını gördü takım. En kilit nokta buydu, bunu tüm grup aşamasına yayıp da söyleyebiliriz. Dünkü maçın özeti şu: Beşiktaş grup lideri gibi oynadı. Kenarlardan gitmeye biraz fazla çalışsa da merkezden pozisyonlar buldu. Savunmada çok az hata yapıldı ve oyun üstünlüğü hep Beşiktaş'taydı. Bu takımın niye lider olduğu sahada görülüyor.

O ANLARIN OYUNCULARI...
O ana kadar sahada etkin olamayan ki bunun en önemli nedeni Beşiktaş'ın kenardan oynayışıdır, Cenk Tosun ve Talisca... Cenk'ten harika işler ve sonunda gelen harika bir servis ve pas ve Talisca'nın orada bulunuşu işte bazı mevkiler ve oyuncular için sorunuz, "Bugün nasıl oynadı" değil, "Bugün neler yaptı" sorusu olmalıdır. Tıpkı Cenk ve Talisca gibidir. Bir parantez de Pepe'ye... Gerçekten bir oyuncuda özellikle savunmacıda deneyim ya da yaşanmışlık başka bir seviye oluşturuyor. Savunma anlamında kusursuz bir Pepe izledik. Niye transfer edildiği bir kez daha Şampiyonlar Ligi seviyesinde kendisi anlatmış oldu. Ben çok başarılı bir performans izledim.

TOLGAY MI OZİ Mİ?
Beşiktaş'ta her maçın sorusu, "Tolgay mı, Oğuzhan mı?" Bence Şampiyonlar Ligi seviyesinde Tolgay ile başlamak daha doğru. Burada dengeli bir orta saha oyununda Oğuzhan'ın önüne çıkıyor. Karar doğru..

PORTO'NUN HAKKI PORTO'YA
Porto'nun golündeki organizesyonu daha önce gördüm ama hep tek atışlarla yapılırdı. İlk kez Porto'da duran topun akan oyuna dönüştürülerek uygulanışına hayran kaldım. Harika bir organizasyondu. Hakkını vermek gerekir. Porto'nun hakkı Porto'ya...

MAÇIN ÖZÜ
Savunmada çok az hata yapıldı ve oyun üstünlüğü hep Beşiktaş'ta kaldı. Bu da siyah-beyazlıların neden grupta zirvede olduğunun göstergesiydi.

Akıl dolu hareket | Ömer Üründül - Sabah

Maç başladıktan kısa bir bölüm sonra Porto'nun taktik olarak Beşiktaş'ı iyi analiz ettiği anlaşıldı. Beşiktaş rakibin yardımlaşmalı presi karşısında alışılmış pas trafiğini oturtamadı. Babel ve Talisca etkisiz bir görüntü sergilerken, Cenk de stoperler tarafından çok dikkatli bir kontrol altında tutuluyordu. Bu tabloda bölüm bölüm gerçekleşen ofansif girişimlerin odak noktası Quaresma'nın 3. bölgedeki kişisel becerilerine bağlı kalıyordu.Porto'nun organize gelişen ataklarında ise Beşiktaş yediği gole kadar geride alanları iyi kapattı. Tahmin edilemeyen, çalışılmış bir duran top organizasyonunda Porto skor avantajı yakaladı. Bu büyük bir dezavantaj teşkil ediyordu. Artık mecburen domine edeceğin bir oyunda defansif tedbirler ihmal edilecek, bu durumda da önemli bir risk oluşacaktı. Nitekim Aboubakar ikinci golü kaçırdı.

Acil bir gole ihtiyaç vardı. Birden Cenk sahne aldı. Alışılmış dışı bir varyasyonla rakibini geçip birden süratlendi ve Talisca'ya 'Al da at' dedi. Aslında şut çekmeyip pozisyonu yüzde 100'e döndürmesi de akıl doluydu. İkinci yarıya Beşiktaş daha çok topa sahip olarak başladı ve gol aradı. Bu arada mükemmel bir Babel şutu direkten döndü. Topu bu tarz oyun anlayışında bir ciddi tehlike vardı, ani bir kontratakla karşılaşmak. Nitekim bu pozisyon gerçekleşti.

Geniş alanda yakalandılar, çok etkili bir Porto atağa olgunlaştı, Medel'in de ters vuruşuyla Porto'lu oyuncu, iki takımı karşılaştırırsak, maçtaki en net pozisyonu buldu. Neyse ki çok kötü vurdu. Bundan sonra Beşiktaş daha dikkatli davranmaya başladı ki olması gereken de buydu. Müthiş de bir seyirci desteği futbolculara ekstra bir motivasyon sağlıyordu. Sonuçta 90 dakika istenildiği gibi bitti ve Beşiktaş son maçtan evvel grup liderliğini garantiledi. Bu gerçekten çok büyük bir başarıydı. Şenol Güneş ve futbolcularını can-ı yürekten tebrik ediyorum. Herkes görevini yapmaya çalıştı. Geride Pepe deneyimini konuşturdu. Quaresma her zamanki gibi lokomotif görevini yaptı. Babel ikinci yarıda gerçek kimliğine büründü. Ben en çok Tolgay'ı beğendim. Porto'da da Brahimi çok başarılı bir performans sergiledi. İspanyol hakem Lahoz ise tek kelimeyle mükemmeldi.

Cenk Tosun mesajını verdi | Ahmet Çakar - Sabah

Kolay değil, Avrupa'nın en dev takımları değil ama devlerin hemen bir tık altında olan 3 tane takımla mücadele edip grup birincisi olmak. Beşiktaş tarihi için çok ama çok büyük başarı. Üstelik maça baktığımızda da her ne kadar hakkı beraberlik gibi görünse de oyunun genel kontrolü Beşiktaş'ın elindeydi. İlk yarının ikinci bölümünde Porto biraz fazla adamla ve sık gelse bile ve bu dakikalarda golü bulsa bile Talisca ile birlikte Beşiktaş hem golü buldu hem de kontrolü tekrar ele aldı.

Yediği gol Beşiktaş defansının uyumasından geldi. Sağdan çalışılmış bir serbest vuruş kullandılar, paslaştılar, sağdan giren Portolu, Felipe'ye çıkarttı, o da iyi vurdu. Ama daha sonra sahaya en iyi yerli santrfor Cenk çıktı. Golü Talisca değil de Cenk atsaydı, ama Cenk'in yaptığı hareketleri Talisca yapsaydı, Cenk'e bu kadar artı yazmazdı. Her ne kadar golü Cenk atmasa da topu alışı, adamı geçişi, içeri girişi ve ustalık dolu bir pasla Talisca'nın önüne yuvarlayışı adeta onu izlemeye gelen menajerlere bir mesaj gibiydi. Talisca da kendisine 'al da at' denen bu pası sadece dokunarak gol yaptı. Bu dakikadan sonra ve tüm ikinci devre maçın mutlak kontrolü Beşiktaş'ın elindeydi.
Fazla üretmeseler de fazla pozisyon yakalamasalar da oyunu sürekli domine eden Kara Kartal hak ettiği grup liderliğini aldı ve işi bitirdi.

İkinci yarıda verilen sadece tek pozisyon var. Onda da Aboubakar sağdan girip bomboş adamın önüne yuvarladı. O iyi vursa belki gol yapacak, ama yapabileceği en kötü vuruşla golü kaçırdı.
Beşiktaş uluslararası görevini yüzde 100 başarıyla tamamladı ve artık Leipzig deplasmanı bir para maçı ya da prestij maçı olarak kalacak.

Dünyadaki hangi takım oyuncusuna sorarsanız sorun, "Hakem kim olsun?" diye kesinlikle İspanyol Lahoz'u der. Hem çok iyi hakem hem de çok isabetli kararları var ama en önemli özelliği sahada bir dadı gibi. Gülüyor, oyuncuları okşuyor, sinirleneni yatıştırıyor ve bir bakıyorsunuz maçın mutlak hakimi Lahoz olmuş. Dün gece de kusursuzdu hem de her yönüyle.

Güneşli günler! | Gökhan Dinç - Vatan

Avrupa takımı Avrupalı gibi olmalı ve oynamalı. Beşiktaş son iki senedir özellikle Avrupa’da Avrupalı gibi oynuyor ve göğsümüzü kabartıyor. Kalecisinden, savunmacısına, orta sahasına ve forvetine kadar hepsinin öyle düşündüğü ve oynadığı bu takımı ayakta alkışlamak lazım. Her geçen maçta üzerine koyarak ilerleyen bir takım görüntüsü Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu zamanda görevine devam etti dün gece.

Kazanmak üzerine yazacak çok şey var ancak önemli olan geriye düştükten sonra verdiği reaksiyon üzerine konuşulmalı. Bunda taraftarın da etkisini önemsemek lazım. Her gelen “Biz daha zorlu atmosferler de gördük” der ama maç sonunda da “hayatımda böyle bir atmosfer görmedim” derler. Bu atmosferin üniversitelerde iletişim fakültesinde ders olarak verilmesi lazım. Sahada oyuncuları ile bu kadar net ve kesintisiz iletişim kuran taraftar topluluğu telekominikasyon şirketlerinin bile iştahını kabartır.

Kazanmak için elindeki ve vücudundaki her şeyi veren bir takımı izlemek çok keyifliydi. Üstelik büyük işler yapmasını beklediğimiz Talisca’nın bir türlü oyun içine girememesine rağmen. Bildik oyun sistemi ile bildik oyununu oynadı Beşiktaş. Babel ve Quaresma’nın oyunu nasıl değiştirdiğine, Pepe’nin ne kadar önemli bir transfer olduğuna şahit olmak çok keyifliydi.

DARISI SÜPER LİG’E!
Beşiktaş tarihine geçecek bir kadroya sahip olan teknik direktör Şenol Güneş, geçen sezonki Kiev maçındaki hataya düşmedi bu kez. Savunma yapmak yerine, beraberliğin yeterli olduğu bir maçın her dakikasında kazanmak istedi. Kazanmayı istemek ve grubun 5. maçında kaybetmemiş olmak 11 puan toplamak Türk spor tarihi için müthiş bir performans. Beşiktaş’a üst tur hayırlı olsun. Ne mutlu ki Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağı 6. maçta kadrosunda rotasyon yapabilecek bir seviye var şimdi. Bundan sonrası güneşli günler artık. Darısı Spor Toto Süper Lig’in başına.

Porto, balona röveşata atan çocuk gibiydi - Serdar Sarıdağ (Milliyet)

Nereden başlasak diye düşünecek olursak, o kadar çok başlangıç noktası var ki, hangi birinden başlayacağımızı bulmak mümkün değil. Fabri'nin, o hakem katliamı Dinamo Kiev maçından sonraki gözyaşlarından başlasak, o damlaların içerisinde boğulup kalıyoruz. Aboubakar'ın, dünkü maçtan sonraki üçlüsünden girsek, taraftarın gözyaşlarındaki akıntıya kapılıp duruyoruz. Kartal'ın bu sene itibariyle değil, Şenol Güneş'in gelişiyle başlayan bu güzel hikayesine girmek mümkün değil. Tıpkı onun dediği gibi, hangi kelimeleri kullansak, denizde birer damla gibi kalıyor. Deneyimli hoca, damla damla o denizi taşırmak istiyor. Karadeniz'in bu isyankar çocuğu, tıpkı o coğrafyanın falezlerini, toz duman eden dalgaları gibi olmak istiyor. Ama o da biliyor ki, Şampiyonlar Ligi'nde öyle dalgalar yaratmak istiyorsan, daha çok damlaların o denize dökülmesi lazım.
Böylesine ilginç bir gruptan lider çıkarak, Şampiyonlar Ligi'nde tek Türk takım unvanını elinde bulunduran, Beşiktaş'ın çocuklarının hızına, tarih yazan kalemler yetişemiyor. Attığı her golle, yaptığı her asistle, Cenk Tosun'un yükselen bonservisine, ne doların ne de euronun hızı yetişemiyor. Bu ülkede ilk kez bir değerimiz, dövizden daha hızlı yükseliyor. Beşiktaş'ın dün geceki tarihi başarısıyla gelen büyük coşku, ölmüş Beşiktaşlılar'ı bile mezarlarından çıkaracak gibiydi.

Kolay gelinmedi buralara kadar. Hiçbiri tesadüf değildi. Sahada ne yapacağını ve ne yapmayacağını bilen bir Beşiktaş vardı. Hele ikinci yarıdaki o pas trafiği. Siyah-beyazlı oyuncuların her paslaşmasında, Portolu oyuncuların kafası tenis maçı seyreder gibiydi. Sanki yün yumağını izleyen kedi gibiydiler. Topu kapmak isteseler, hamleleri havada uçan tekme haline geliyordu. Tolgay Arslan, öyle bir oynuyordu ki, karşısındaki her bir Portolu'nun durumu, sosyal medyada dolaşan, balona röveşata yapmaya çalışan genç kardeşimiz gibiydi. Dün gece Vodafone Park'ta, Porto'nun ayakkabısı adeta stadın çatısına kadar uçmuştu.
Maç bittiğinde, tüm tribünler Şenol Güneş diye bağırıyordu... Ortam, kutsal bir ayin yapılıyormuş gibi bir havaya bürünmüştü. Tüyler diken diken ama havanın soğukluğundan değil. Boğazlar düğüm düğüm ama yenilen sucuk-köftelerden değil. Tribündeki gözler ıslak mı ıslak ama üzüntüden değil. Bir sonraki gün iş günü ama kimsenin evine gitmeye niyeti yok. Finalde ise Aboubakar'ı görüyoruz. O nasıl coşku dolu bir üçlü çektirme. Taraftarı bıraksalar, sahaya inip bu güzel insana sarılıp bağrına basacaklar.

Peki bu iş burada mı bitecek? Elbette hayır. Bu güzel hikayeyi bizlere anlatan Şenol Güneş ise, inanın sonunun nasıl biteceğini kimse kestiremez. Quentin Tarantino filmleri gibi. Ne başı belli ne de sonu. İşin özeti hikayemiz devam ediyor. Bakalım sonu nereye varacak. Tebrikler Beşiktaş, tebrikler çocuklar... Türkiye sizinle, Avrupa futbolunda, çok fiyakalı duruyor.

Yerel Seçim 2024


Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler