SPOR

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

'Beşiktaş artık üçüncü yıldızı taktı!'

Spor yazarları Beşiktaş'ın TT Arena'da Galatasaray'ı 1-0 yenerek şampiyonluk yolunda dev bir adım attığı mücadeleyi değerlendirdi.

AZ SAYIDA POZİSYON (ATİLLA GÖKÇE)

Az sayıda pozisyon, kaçan fırsatlar, maçın kaderini duran toplara taşıyordu... O fırsatı Talisca yakaladı ve golünü attı. Hakan Balta’nın çelmesiyle yıkılan Talisca, serbest vuruşu kullanan oyuncu oldu. Uzak direğe attığı sol şut Bruma’nın kafasından sekip ağlara gitti.

BEŞİKTAŞ İÇİN BAL-BADEM

İgor Tudor - Şenol Güneş hamlelerine gelince... Hırvat Hoca, Selçuk, Yasin ve Sneijder’i Tolga, Rodriguez ve Eren Derdiyok’la değiştirirerek, üç taze kanla beraberlik golünü aradı. Şenol Güneş’in hamlesi ise daha korumacıydı. Gökhan’la Beck’i, Talisca ile Tolgay’ı, Oğuzhan’la Gökhan İnler’i değiştirirken forvetleri bir azaltıp savunmayı güçlendirmiş oldu. Dahası Tudor’dan Karabük’teki yenilginin rövanşını da aldı. Sonuç Beşiktaş açısından bal-badem... Yine de Medipol Başakşehir’le “ikili” oynadıklarını unutmayalım.

DAĞ FARE DOĞURDU (BİLAL MEŞE)

Bu tip derbilerde takımların puan cetvelindeki konumlarının, futbol kalitesini yükselten en büyük faktör olduğunu iyi biliyoruz. Ne var ki, dünkü derbinin ilk yarısı için bunu söylemek çok zor....Çünkü Beşiktaş, lider ve avantajlı... Doğal olarak savunmayı sağlam tutan ve kontrollü oyunu tercih etmesini doğruydu. Galatasaray’ın oyun anlayışı da fotokopi gibiydi! İki takımın bu düşüncesi nedeniyle ilk yarıda, benzetme yerindeyse, dağ fare doğurdu. Kontrollü ve çok pasa dayalı anlayış, iki ekibin gol ayaklarını da işsiz bıraktı! Cenk Tosun, Podolski’ye oranla daha çalışkandı. Alman futbolcu ise oyunu bıraktı, enerjisini Atınç’a harcadı.

GALATASARAY'I REZİL HALE GETİRDİLER (SERHAT ULUEREN)

Sen alt yapı için getirdiğin Riekerink’e bel bağlayıp üst yapıya transfer edersen, zamanında ülkesine postalamazsan, postaladıktan sonra da başkasının nikahlı eşini ayartıp, bolca beddua alıp, “geç takımın başına” dersen böyle beter olursun. Futboldan anlamayan Levent Nazifoğlu’na, işe yaramaz, bir dünya transfer yaptırırsan böyle dağılır gidersin. O Nazifoğlu, kendisine whatsapp üzerinden kibarca görüş bildiren yaşlı bir G.Saray Divan Üyesine küfürlerle cevap verirse (meraklısına adı ve içeriği bende mevcut) bu takımdan ne beklenebilir ki?

BEŞİKTAŞ FARK ATARDI

Bazı şeyleri anlayabiliyorum ama dünkü Tudor’u anlamam biraz zor. Geçen hafta Linnes takımın en iyisi dün kadroda yok. Josue yine Rize’de iyi oynadı ama dün kulübede kaldı. İnek Şaban tiplemesiyle milyonları güldüren rahmetli Kemal Sunal görünümlü Tolga Ciğerci’nin ayakta duracak hali yok ama son 35 dakika en kritik yerde oyuna alınıyor. Sözüm ona kadroyu güçlendirmek için alınan Çalık ve Rodrigues kulübede. Sneijder çok ama çok kötü. Bruma gayretli ama yenilen golde çok şanssız. Bülent Yıldırım Selçuk’u 51’de çift sarıdan atsa, 62’de Carole’un Quaresma’ya yaptığı net penaltıyı verse maçı Beşiktaş farklı da kazanabilirdi.

ÜÇÜNCÜ YILDIZI TAKTI

Şimdi birkaç soru... Dursun Özbek mi, Aziz Yıldırım mı önce gider? Tudor mu, Advocaat mı önce gönderilir? G.Saray’da mı, F.Bahçe’de mi erken kongre kararı alınır? Sneijder mi, Van Persie mi önce gider? G.Saray mı, F.Bahçe mi ligi 3. veya 4. bitirir?

Al birini vur birine. Bu arada Beşiktaş dünkü haklı galibiyetle 3. yıldızı çoktan taktı bile göğsüne. Şayet G.Saray ve F.Bahçe’nin beceriksiz ve başarısız başkan ve yönetimleri kaldığı sürece Beşiktaş 4. yıldızı da takar.

RACONA AYKIRIYDI (ERCAN GÜVEN)

Hocası var, hakemi var, tribünü var, şansı var, istatistik var... Say babam say. Motivasyondan hava koşullarına bir o kadar parametre de beyaz çizgilerin dışında... Hepsi bir araya gelse belki... Ama bir ya da birkaç unsurun (tribün üstünlüğü gibi, yeni hoca şevki gibi) iki sezondur “iyi futbol oynayan” ile iki hafta önce “iyi futbol oynamak için hamle yapan” arasındaki farkı kapatması, futbolun raconuna aykırıydı. Beşiktaş da Galatasaray da “erken koptu” ve çok daha iyi oldu aslında.

Ezeli rakiplerinden kopan Beşiktaş yıpratıcı gerilimler yaşamayacak... Şampiyonluktan kopan Galatasaray da önce heveslenip sonra hoca harcama noktasına gelmeden yeni sezonun planlarına başlayacak.

GEÇİN BU HESAPLARI

Top rakipteyken beşliye evrilen üçlü defans ve savunmayı orta yuvarlağa kadar taşıyan, Beşiktaş’ın alanını daraltan, orta sahayı kalabalık tutmaya çalışan alışılmadık bir Galatasaray. Galatasaray öylesine alan daraltıyordu ki, yakın geçişlerle savunmayı ve orta sahayı kalabalık tutmakta zorlanmıyordu. Ama oraya kadar... Hücumda kanatlara ve merkeze izin vermiyordu Beşiktaş. Tabi bu arada Başiktaş’ın paslı, hızlı oyunu, araya adam kaçıran, kanatlardan inen tarzı da sekteye uğradı. Sıkışık alanda Quaresma ve Babel adam eksiltemiyorlar, Talisca rakip kaleye yaklaşamıyordu. Toplam 4 gol ihtimali vardı her iki kalede... İkişer tane. Diyecekler ki, “Atınç’ın yaptığı penaltı”... Quaresma’ya yapılan onun iki katı penaltıydı... Geçsinler bu hesapları.

MAÇIN FANTEZİSİ TUDOR'DAN

Maçın fantezisi İgor Tudor’dan geldi; Sneijder ve Yasin çıktı, Eren ile Rodriguesgirdi 15 dakika kala. İşe yarasa da sonuç alamadı Tudor... Çünkü Podolski sakarlık günündeydi ve Beşiktaş çok iyi kapanıyordu. Yine de Tudor’un kazanma arzusunu, hırsını gösteren bir tercihti bu. Yani Galatasaray’ın sezon başından beri en çok ihtiyaç duyduğu şey... Hatta Beşiktaş’ı ürkütmüş olmalı ki, Oğuzhan’la Gökhan değişip orta sahaya bir payanda daha koydu Güneş, hatta oyunu kilitledi. Maçın son düdüğü Galatasaray’a “seneye” diyor, Beşiktaş’ın yeni şampiyonluğunu kutluyordu adeta.

HEYECANLARI BİTMİŞ (OSMAN ŞENHER)

Bu kadro yapısıyla teknik direktör kim olursa olsun daha fazlasını yapamazlar. Galatasaray’ın scout ekibi var. Yıllardır Süper Lig’in en çok transfer yapan takımı sarı-kırmızılılar. Ama bakıyorsunuz bu transferlerin çoğu ya vasat, bu kulüpte futbol oynayacak kalitede değil ya da yaşları ilerlemiş, performansları düşmüş, heyecanları bitmiş. Genç, iyi oyuncular var. Ama onların da pişmesi lazım. Bu yüzden Galatasaray bir türlü toparlanamıyor, iyi futbol oynayamıyor.

DÜKKANI KAPATMIŞ

Dün gece Teknik Direktör Tudor... O da takımını tanımıyor. Üçlü defans ile çıktı. Yasin bir kenarda, Carole öteki kenarda... Hoca nasıl bir futbolcuya bu kadar tahammül eder. Yasin geldiği günden beri problemler yaşıyor. Yedi gol de atsa, dokuz gol de atsa vasat bir futbolcu. Tudor, 75 dakika bu Yasin’e tahammül etti. De Jong gibi de Türkiye’de bir sürü futbolcu var. Kurtarıcı diye alındı, takıma hiçbir katkısı yok. Tolga, kurtarıcı olarak transfer ediliyor. Selçuk ise dükkanı kapatmış.

MANCINI'NİN ÇELİŞKİSİ (ALİ ECE)

Cenk’in tek başınayken 4 savunmacı arasında dripling zorlaması bu çoğalamama sorununun özet anıydı. Bunun nedenlerinden birisi de Tudor’un karmaşık 3-4-2-1’i olabilir. Yalnız bu format Galatasaray’ın ofansif potansiyelini de fena halde sınırladı. Tudor, Karabük’te olduğu gibi Galatasaray’ı da İtalya Serie A’nın taktik oyunlardan ilham alarak oynatıyor. Savunmada pozitif, hücumda ise negatif etki yaratıyor. Bu Mancini’nin de Türkiye özelinde yaşadığı çelişkiydi.

ASIL SORUN YÖNETİMDİR

Güneş’in oyunculara doğru bildiklerini doğru şekilde oynatması ve Tudor’un aksine yaptığı doğru değişiklik ve hamleler şampiyonluk yolunda önemli bir avantaj sağladı. Şenol Güneş bu ligin en çok maç kazanan faal hocası. Karabük’te olduğu gibi aynı taktiksel zokayı ikinci kez yutmaz, yutmadı da. Son tahlilde G.Saray’ın asıl sorunu hocadan çok yönetimdir. Bonservissiz Moussa Dembele’yi almak yerine 20 milyon harcayıp kader maçında bu kadar az pozisyon buluyorsan hiç düşünmeyecek, direkt istifa edeceksin.

TEK DEVRE YETMEDİ (UĞUR MELEKE)

Tudor, hızlı Yasin ve Carole’ü beklerde kullanmanın ödülünü Quaresma-Babel’i etkisiz hale getirerek aldı. Ancak bedelini de futboldan feragat ederek ödedi: Podolski’nin arkasındaki ikilide oynayan Bruma, sırtına çizgiyi alamadığı için silik bir 45 dakika geçirdi. Alanını bulamayan Sneijder da etkisizdi ilk devrede. Galatasaray, gol sonrası 4-2-3-1’e dönünce, Sneijder bölgesine hakim oldu, Tolga’yla Bruma’ya çok etkili paslar attı maçı çevirebilecek... Tudor’un geçen hafta Linnes’i iyi oynarken çıkarmasını anlayamamıştım, bu kez de ritmini bulan Sneijder’ı çıkarmasını anlamadım doğrusu. Bruma’nın da sola geçip çizgiyi arkasına aldığında etkili oyunu vardı son 40’ta. Ancak bir devrelik futbol yetmedi Galatasaray’a.

GOL ONU BULUYOR

Şenol Güneş’se Talisca’yı ilk 11’de oynatarak büyük bir kumar oynadı aslında... Orta sahayı beşlemeyen, göbeğe yardıma nadiren gelen Talisca, ilk yarıda merkezde Galatasaray’ın kalabalık gözükmesinin bir numaralı sebebiydi. Ancak golü öyle iyi kokluyor, öyle çok düşünüyor ki, o golü bulmasa, gol onu buluyor dün akşam olduğu gibi. Talisca’nın ayakları yere sağlam basmadığı için santrafor oynatamıyorsunuz. Pas trafiğine katılmadığı, topsuz oyunda yok olduğu için bir orta saha oyuncusu da değil aslında. Ama meşin yuvarlak ona geldiğinde inanılmaz bir gol silahı.

ZAFERLER CÜRET EDENLERİNDİR

Sadece ikinci santrafor olarak düşünebilirsiniz onu. Bu ligde de ikinci santrafor kullanmak ciddi bir risk. Bu riski ne Advocaat, ne Avcı, ne Riekerink aldı bu sene. Şenol Güneş’in takımı bugün ligde açık ara liderse, sebebi hocanın bu cesareti gösterebilmesi bence. Güneş cüret ettiği için kazandı dün gece. Yetenekli Tudor’sa o cesareti gösteremedi. Tudor iyi bir kariyere sahip olmak istiyorsa şu gerçeği unutmamalı: Dünya tarihinde birçok yetenekli kişi, küçük bir cesaret gösteremedikleri için kaybolmaya mahkum oldular. Zaferler, sadece cüret edenlerindir.

SEZON FİNALİ OLDU (MURAT ÖZBOSTAN)

Bundan sadece 1 ay önce, "Galatasaray- Beşiktaş derbisi şampiyonluğun kaderini belirler" deniliyordu. Belki kısmen doğru da çıktı ama kimsenin aklında Beşiktaş'ın derbi bitimi Galatasaray'a 10, Fenerbahçe'ye 12 puan fark atması yoktu.

Galatasaray'ın şampiyonluk için son şansı olarak görülen maç, sezonun finali oldu. Kupada yoksun, Avrupa'da zaten yoksun, ligde de şampiyonluk gitmiş. Artık tek gerçekçi hedefleri Başakşehir'in puan kayıplarını kollayıp Şampiyonlar Ligi elemesi için mücadele vermek...

TUDOR ÜRKEKTİ

Teknik direktör Tudor ürkekti. Belki de bu düşüncesinde haklıydı. Beşiktaş gibi bir takımdan önce gol yememek, morallerin bozulmaması lazımdı.. Fakat Galatasaray'ın bundan golü yediği an vazgeçmeyi başarması gerekti. Kenardan gelen hamleniz Tolga Ciğerci... Tolga maça 11'de başlayabilir ama sizin kenardan maçı kazanmak için yaptığınız hamle olamaz. O kulübede Eren var, Josue var. Maçı kazanamayabilirsin ama en azından silahlarını kullanmış ve denemiş olursun. Nasıl gol atacaksın bu şekilde? Can havliyle son 10-15 dakika zorladın ama orada da tek vuruş hakkın var. Podolski vurdu, kaçırdı ve orada maç bitti. Galatasaray böylesi bir kader maçında daha cesaretli ve yürekli olmalıydı.

İDARE ETTİ (ERMAN TOROĞLU)

Maçtan sonra G.Saraylı yöneticiler konuşacaklar "Penaltımız verilmedi" diye... Beşiktaşlı yöneticiler konuşacaklar "Bizim penaltımız verilmedi" diye. Beşiktaşlılar bir de diyecekler ki "Selçuk neden 2. sarıdan atılmadı" Bunlar idarecilerin maçtan sonra konuştukları. Bakın bunlara yöneticiler demiyorum, idareci diyorum. Yönetmek başka şeydir idare etmek başka şeydir. Aynen Bülent Yıldırım'ın yaptığı gibi. O da idare etti.

SPİKER DE İDARE ETTİ

Hoopp, hoopp. Peki maçı anlatan spiker idare etti mi? O da idare etti. Nasıl? Galatasaray için penaltı istenilen pozisyonda "Hakem penaltı verdi" diye 4 defa canlı yayında söyledi. Peki penaltı veren hakem öne doğru mu gider geri geri mi gider? Hakem autu gösterip geri geri gidiyor. Ama bu pozisyonda penaltı kararı veren maçın spikeri Quaresma'nın pozisyonuna bir türlü "Penaltı" diyemedi. Yani anlayacağınız Türkiye'de her yer döner gibi. Kes Allah kes, bitmiyor. Hep kendine.

HANGİ TAKIMLA?

Tudor, Galatasaray'a ilk geldiği gün bir soruya şu cevabı verdi: "Benim için sistem önemli değil. Bir futbolcu, 1 metre önde oynamış, 2 metre arkada oynamış. Bunlar hikaye. Topu kapınca hücum edeceksiniz, kapmayınca defans yapacaksınız."

Yüzde 100 katılıyorum ama hangi takımla? Sahada koşacak takımla... Dün akşamki Galatasaray takımında koşan, mücadele eden kaç kişi vardı! Beşiktaş takımında koşmayan, mücadele etmeyen kaç kişi vardı bir sayın. Zaten ona baktığınızda fark daha da açılmalıydı.

TUDOR'U SORGULAMAK LAZIM (METİN TEKİN)

Galatasaray'ın bir hücum planı olduğunu söylenmek zor. Tudor'un oyun planını da sorgulamak lazım. 40 bin kişinin önünde, şampiyonluk için kazanmanız gereken bir maça defansif bir oyun anlayışı ile çıktı. Bunu G.Saray'ın anlayışı ile bağdaştırmak zor. Bir maçta yenilmeyebilirsiniz ama şampiyonluk oyunları böyle olmaz.

TEK RAKİP BAŞAKŞEHİR

Artık Beşiktaş'ın tek rakibi Başakşehir'dir... Ondan da 4 puan önde olduğunu söylersek şampiyonluk için en büyük adayın herkesin düşündüğü gibi Beşiktaş olduğunu da da belirtebiliriz. Öyle bir oyuncuyu öne çıkaracak bir anlayışta değildi oyun. Ve nitekim öyle oldu ancak beğendiğimi söyleyebileceğim oyuncular vardı; Oğuzhan ve Marcelo'yu beğendim. İkinci yarıda da Atiba...

TUDOR'UN MACERA ARAMASI (ÖMER ÜRÜNDÜL)

Tudor'un durduk yerde büyük macera araması dün geceki yenilginin 1 numaralı nedenidir. Böyle kritik bir derbide takımın hiç alışmadığı üçlü defans uygulaması nereden çıktı? Özellikle bu düzende kenardaki oyunculara büyük iş düşer. Yasin'in de Carole'ün de defansif yönleri zayıf. Bir de buna ilaveten ön kenarda her zaman başarılı olan Bruma içe dönük oynayınca, üç ciddi sıkıntının ortaya çıkmaması mümkün değildi. Birincisi, takımın alışılmış pas trafiği arızaya uğradı. İkincisi ofansif güç hemen hemen yok oldu. Üçüncüsü de takım savunmasındaki muhtemel arızalardı.

LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ

Igor Tudor hem Rize maçında yaptığı hata ve hem de derbideki hatalarıyla Galatasaray'a iki maçta 5 puan kaybettirdi.
Teknik adamlık hiç kolay bir iş değil. Lafla peynir gemisi yürümez. Bilhassa bizde büyük takımlarda çalışmak hiç kolay değildir. Benim her zaman çeşitli yıldız oyuncular için gündeme getirdiğim bir konu vardır: Ne kadar büyük ve kariyerli bir futbolcu olursan ol fizik gücün yoksa hiçbir şeysin. Ve buna son örnek dün geceki Sneijder.

TÜRKİYE'NİN EN İYİSİ (AHMET ÇAKAR)

Kim ne derse desin Beşiktaş, kadro kalitesi, oyun anlayışı ve lokal deneyimi açısından Türkiye'nin en iyi kulübü... Dün 1. dakikadan son dakikaya kadar panik yapmadan, ayağa oynayarak maçı sürekli kontrol altında tuttular. Buna mukabil Galatasaray, acemi bir Anadolu takımı gibi ne yaptığını bilmez bir haldeydi. Maçın başında Beşiktaş,"Ne olursa olsun kaybetmeyeyim" diye çıktı... Galatasaray ise sözüm ona alanı daraltayım, topun arkasına geçeyim deyip 70 dakika hücumu düşünmedi. Böyle olunca da ilk devre maç kilitlendi. Tatsız, tuzsuz, pozisyonsuz bir 45 dakika izledik.

YÖNETİM UTANMALIDIR

Beşiktaş biraz becerikli olsa ikiyi bulacaktı. Buna karşılık da son dakikalarda Podolski sol ayağı ile iyi vursa belki de Galatasaray hak etmediği bir puan alacaktı. Sonuçta; Galatasaray yönetimi utanmalıdır... Karabük'ten aklını çelip, kandırıp getirdikleri Tudor'un katkısı, Galatasaray'ın malzemecisi kadar. Tudor geldi, işler daha da kötü oldu. Hem oyun olarak hem de puan olarak. Beşiktaş'ın bu dakikadan sonra şampiyonluğu kaybetmesi çok zor. Tek rakipleri var o da Başakşehir...

Başakşehir, Beşiktaş'ı ne kadar zorlar orası meçhul ama Beşiktaş hak ede ede kazanarak şampiyonluğa yürüyor.

EYYAMIN KRALI

Gece hakem Bülent Yıldırım için de tam bir utanç gecesiydi. Maç yönetmedi, eyyamın kralını yaptı. İlk devre Galatasaray'ın Yasin'le, ikinci yarıda da Quaresma'ya penaltıyı 'es' geçti. Atınç'ın Podolski'nin ensesine attığı tokatı görmedi. Selçuk'u ikinci sarı kartla oyundan atması gerekirken, yine eyyamın kralını yapıp, oyunda tuttu. Ondan sonra da 'ben hakemim' diyerek ortalarda dolaşıyor.

G.SARAY FAYDALANAMADI (OKTAY DERELİOĞLU)

Beşiktaş çok önemli bir virajdan daha 3 puanla döndü. Bir nevi şampiyonluk kupasının bir ucundan yakaladı diyebiliriz. Dün gece sabırlı bir futbol ortaya koyan Beşiktaş, maçın 90 dakikasını değerlendirdiğimizde çok da iyi oynamadılar. Galip gelmelerine rağmen kötü oynadılar. Çünkü rakibine oranla çok bekleyerek bir futbol ortaya koydu. Defansı geride kurdu. Bekler, özellikle Adriano ve Gökhan Gönül hiç atağa çıkmadı diyebiliriz. Bunun yanı sıra etkili tarafları başta Talisca ve klasik olarak Atiba'ydı. Zaten önemli oyuncuların başında gelen bu ikiliyi Marcelo ve Fabri takip ediyor. Diğer oyuncuların ismini inanın zaman zaman tek tük duydum. Beşiktaş iyi oynamadan 3 puanı kazandı. Buna karşın rakibi ne yaptı? Rakibi de bu açıklardan, bu zaaflardan hiçbirinden yararlanamadı. Özellikle orta alanda De Jong ve Selçuk üstünlük sağlayamadı..

EĞER HATA YAPMAZSA...

Özellikle ilk yarıda Galatasaray baskılı gibi gözükse de Beşiktaş'ın kalesini zorlayacak ataklar üretmedi. 2. yarıda da Talisca'nın serbest vuruştan tabii bunda şansın da yaver gitmesiyle bulduğu golle 3 puanı almasını bildi. Daha sonra oyunu tuttu ama Şenol hoca çok ilginç bir şekilde sahanın en iyi oyuncusunu yani Talisca'yı oyundan aldı. Ve bunlara rağmen Galatasaray'da kıpırdayacak bir hal olmadığından dolayı Beşiktaş bir nevi iyi veya kötü oyuna bakmaksızın rakipsiz olarak şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Beşiktaş hata yapmazsa bence şampiyonluğa çok yakın.

POLDI İKRAMI KAÇIRDI (GÜNTEKİN ONAY)

G.SARAY Bruma’nın bireysel becerisi ile Beşiktaş’ı zorlamaya çalışsa da etkili olamadı. Son bölümde Eren ve Rodrigues ile tüm kozlarını oynadı Tudor. Beraberlik için baskı kuran sarı-kırmızılılar Atınç’ın ıskası ile Podolski gole yaklaştı ancak bu ikramı gole çeviremedi.

İKİ TAKIM DA HAK ETMEDİ

BAŞTAN sona bir taktik ve orta alan mücadelesi şeklinde geçen yavan derbide 2 takım da oynadıkları futbol ile bence kazanmayı hak etmedi. Atan galip gelecekti. Beşiktaş 7 puan önde olmanın verdiği psikoloji ile oynadı. G.Saray’ın savunma disiplin dışında elle tutulur bir tarafı yoktu Beşiktaş ise bir duran top ile istediğini aldı. Siyah-beyazlı ekipte Marcelo ve Adriano öne çıkan isimler oldular.

TUDOR'UN SAVUNMA DOĞRULARI (CEM DİZDAR)

Galatasaray’ın başında çıktığı ilk maçtaki saha içi hamleleri ciddi eleştirilere konu olan Igor Tudor savunma hattını kalesinden 30 metre uzağa kurdurdu. Böylece hem Beşiktaş’ın oyun merkezi olarak kullanabileceği bölge olabildiğince kalabalık tutuldu hem de yüksek toplarda sıkıntı yaşayan stoperlerdeki risk minimuma indirildi. Duruma göre Yasin savunmaya girip arkayı beşledikçe de oyun ilk yarım saatte Beşiktaş’ın orta sahada top çevirdiği - ya da buna zorlandığı- bir hale büründü. 30’a doğru Galatasaray öne çıktı ve bu kez de Beşiktaş benzer savunma düzenine geçti. Fark, Galatasaray’ın iki gol pozisyonu üretmiş olmasıydı. Beşiktaş sıkışık oyunu enine açmaya çalıştıkça merkezde sayısal olarak azaldıkları için işlevsel pas üretemi düştü ve o iş bitirici ‘tempo’larına çıkamaları mümkün olmadı. Bunların hepsi Tudor’un savunma doğrularıydı.

EN OLGUN MAÇI

Bu, aynı zamanda Talisca’nın sürpriz şutlarından vazgeçmek anlamına gelse de özellikle 80’den sonra topu gezdirerek hem eğlenip hem tempoyu istediği gibi ayarlamayı başardılar. Beşiktaş, sezonun en iyi maçını oynamadı kuşkusuz ancak özellikle golden sonra skoru koruma konusunda belki de en olgun maçıydı oynadığı. Bu skorla ligin üst tarafı Beşiktaş ve Başakşehir’e kalmış gibi görünüyor. İki takımın oynama biçimi, kadro derinliği, arzusu ve coşkusu düşünüldüğünde Beşiktaş şampiyonluk yolunda çok önemli bir mesafe almış oldu.

TUDOR İÇİN CİDDİ ŞÜPHE (HAKAN ÜNSAL)

Galatasaray adına çok kritik hale gelmiş bir maçın, oyuncu seçimleri de bir o kadar önemliydi. Sarı Kırmızılı takımın bu tarz maçları iyi ve doğru oynadığı bir gerçekti. Doğru seçilen 1 oyuncunun bile çok şeyi değiştireciği noktada maçta, Tudor’un verdiği mesaj ve oyun planı belirleyici olacaktı. Şenol Hoca, ilk maçtaki Bruma şovundan sonra dersini almış ve tedbirini ona göre almıştı. Tudor’un elinde, Karabük’ten kalan ve Beşiktaş’ı nasıl yeneceğine dair argümanlar mevcuttu. Dahası, şimdi elinde daha iyi silahları vardı. Burada 2 sorun vardı. Birincisi, bu sefer karşısında daha önce yendiği Beşiktaş olmayacaktı. İkincisi, eski takımındaki oyun tarzını Galatasaray’a nasıl adapte edecekti. Maçın kaderini belirleyecek olan, teknik adamların seçimleri, oyuncuların tavrı ve arzusu ile taraftarın durumuydu. Tudor’un iyi bir taktisyen olduğuna dair ciddi şüphelerin olacağı bir maçtı bu.

BAŞLARKEN TESLİM OLMAK...

Galatasaray’ın maç başlangıcı, topu ver doğru anı bekle idi. Fakat çok tehlikeli olan durum ise, defansın neredeyse orta sahaya kadar çıkmasına rağmen hücumcuların Beşiktaş defansına rahat pas yaptırmalarıydı. Adeta, çizgi haline gelmiş defansın arkasına top atabilirsiniz mesajıydı bu. Bunu Tudor söylemişse ciddi sıkıntı var demektir. İlk yarı, alanın orta sahada top çevirdiği ve Beşiktaş’ın işine gelen oyun şekli ile geçti. Galatasaray adına ilk yarı bittiğinde, rakip savunmaya rahat oynama izni vermek, orta saha ve savunmadaki zaafiyeti gidermek için kendi alanına kapanmak sıkıntı olarak gözüktü. Takım savunmasını iyi yapan Galatasaraylı oyuncular, hücum zenginliğinde zayıf kaldılar. Her iki takımın da kanat oyuncuları defanslarına iyi yardım etti.

ANADOLU TAKIMI GİBİ...

İLK yarı Galatasaray adına şaka gibiydi. Beşiktaş’ı kendi sahasında bekleyen, önce ve daha fazla savunma yapan, 7 puan önde gibi rahat oynayan ve zorlamayan bir takım vardı sahada. Tudor’un, topun arkasına 10 kişi ile geçme isteğini yerine getiren Galatasaray, ilk yarının bazı bölümlerini deplasmana gelmiş bir Anadolu takımı görüntüsünde oynadı. Tudor anlaşılan fazlaca korkmuş Beşiktaş’tan. Bruma, Sneijder ve Podolski etkisiz kalınca, bütün oyun planı Yasin’in yapacağı koşulara atılacak toplara kaldı.

Yerel Seçim 2024


Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler